Canouan günleri

Mart başından beri başkent St.Vincent’ta vaka sayısı 1 idi. İngiltere’ye giden bir kadın virüs olmuştu ve iyileşmişti. Bütün deniz ve hava yollarını kapatmalarına rağmen iki gün önce vaka sayısı 3 oldu. Bugün ise 7. Yani burda da artış başladı.

St. Vincent gelişmiş bir ada değil. İnsanlar dağın eteklerinde derme çatma evlerde yaşıyor. Liman şehri olduğundan kalabalık ve temiz değil. Yiyecek alışverişinizi sokaklara kurulan pazarlardan yapıyorsunuz. Geçtiğimiz ay tatil için bir haftalığına gittiğimde zaten hiç bir şeye dokunmak istememiştim. Kafeler, restoranlar, mağazalar yok. Bir tane KFC, bir tane Subway var. Dört duvardan oluşan kulübelere market deniyor. Bisküvi, soğuk içecek ve sigaradan başka bir şey satılmıyor. Migros gibi büyük bir iki tane süpermarket var. Devlet hastanesi var fakat devlet daireleri de 1980lerden kalma.

Canouan daha da bakir. Bir iki market, bir bar, bir pizzacı ve bir gece kulübü dışında bir şey yok köyde. Kulüp ise bir DJ kabini ve bir bardan oluşuyor. Cumartesileri açıktı ancak şimdi virüs nedeniyle 25 kişi ile sınırlamışlar. Geldiğimizde bir iki kere gittik, oldukça değişik bir deneyimdi. Bir ara anlatırım. Köyde bir de banka ve polis istasyonu var. Multi milyarderler için marina bölgesi var. Orda da bir market, bir bar ve bir beach club var. Christmas zamanı turistlerle doluydu ancak şimdi terkedilmiş gibi. Burada sokağa çıktığınızda herkes birbirini tanıyor. Tanımasanız da selamlaşıyorsunuz. Zaten bir süre sonra tanıyor oluyorsunuz. Selamlaşma şekli ise yumruk yumruğa vurarak elini kalbine götürmek oluyor. Yani temas hep var. Virüs nedeniyle otelde verilen eğitimlerde yumrukla değil, dirsek dirseğe selamlaşın dedilerse de, burdaki yerlilere henüz pek işlemedi.

Yokluğun içinde bolca mutlu ve gamsız insan var. Marketin bulunduğu ana cadde boyunca gruplar halinde duruyorlar. İlk geldiğimizde baya çekinmiştik. Zenci filmlerinden fazla etkilenmiş olucaz, beyaz olarak pek tek başımıza yürümek istemiyorduk. Ot legal. Sokakta durarak ot içiyorlar, müzik dinleyip dans ediyorlar. Polis istasyonu var, daha hiç polis görmedim. Zaten suç oranı 0. Yavaş yavaş alıştık, onlar bizi yadırgamıyorlardı. Hatta gayet arkadaşça sohbet etmek için selamımızı bekliyorlardı. Zaman içerisinde hava karardıktan sonra bile köyden otele tek başıma gidip gelir oldum. Kendimi çok güvende hissettiğim bir yer oldu Canouan.

Kaldığımız evler ise otel bölgesi içerisinde yan yana. Tek kadın olarak ben tek kalıyorum, Türk arkadaşlar 2 kişi kalıyorlar. İstanbul’dan gelirken valizlerimize bir kaç kıyafet ve yiyecek koyup geldik. Zaten kilo limiti olduğundan hiç bir şey getiremedik. O valizi tam bir haftada toparlayabildim. Bir tane yüz temizleme sütü, yedek lens suyu koysam kiloyu geçiyordu. Bademlerimi, zeytin ve hazır çorbalarımı bırakamazdım. Bol yoga kıyafeti ve onun dışında çıkar, çıkar pek birşey getirmedim. Bodrum’da yaşadığımdan tiril tiril kıyafetlerimin hiç birisini de burda giyemedim zaten. Tek giydiğin şort, t-shirt.

Şimdi evimdeyim. Ev bomboş. Tv, masa, koltuk, yatak var. Bir de otelin Spa’sından aldığım yoga matı. Bodrum’daki evimde olsam yapacak ne çok şeyim olurdu. Evde olmayı çok seviyorum, bir sürü hobim var. Kıymetini bilin. Evinizde olmanın kıymetini bilin. 4 aydır bana verilen derme çatma bir tava ve tencerede yemek yapmaya çalışıyorum. Fırın var, tepsi yok. Elektrikli ocak var, tek göz çalışıyor. Kesme bıçağım bile yoktu, yan evden aldım. Bardak yoktu kantinden her kahve alışımda bir tane çantamda eve getirdim:) Ütüyü uzun süre 3 ev paylaştık. Ütü alışverişinden de geçen ay vazgeçtim. Yani anlıcağınız tek sığınağım yuvada olma hissim.

Kuzenim kısa filmler çekiyor. 4er Medya youtubedan izleyebilirsiniz. Geçen gün bana bol bol video çekmemi, röportaj yapmamı söyledi. Geldiğimde montajlayacaktı ve güzel bir anı olacaktı. Bugün Sebla da aynı şeyi söyledi.

Buraya geldiğimden beri tek dostum Kezroy. Otelde kardeş ekipteydik. Ben SPA, o Recreation. Hayatın bana lütuflarından. O olmasa iyice kafayı yerdim. Sağolsun Canouan günlerimi keyifli hale getirdi, kolaylaştırdı, adapte olmamı sağladı. Gezdik birlikte. Yerlileri yakından tanıdım onun sayesinde, başka arkadaşlarım da oldu. Zor günlerimde, yılbaşı ve doğum günümde beni yalnız bırakmayan tek kişiydi !

Bugün video çekimlerine birlikte başlayacağız. O da şu an çalışmadığı için bana eşlik edecek. İlk çekimi yapacağım yer, size Şişedeki Mesaj’ın hikayesini yazdığım Shell Beach olacak. Ailem ve arkadaşlarım burayı çok merak ettiklerini söylüyorlar. Hem de belgesele hazırlık olur:)

Şimdi ufaktan bir kahvaltı edip hazırlanacağım.

Videoyu belki buraya yüklemeyi başarırım, yarına sizlere ulaşır. Kimbilir.

Sokağa çıkmıyor olsanız da evinizin kıymetini bilin. Evde olabilmek büyük lüks.

3 thoughts on “Canouan günleri

  1. Meryem Emmy

    Evet evde olmak tabiki güzel…..ama genede şükür yemek isiniz halloldu..hürsün.yürüyüşe cıkabiliyorsun…emini. daha güzel yanlarıni bulabilirsin gülüm..ben birbucuk yil hapiste kalmiştım..hergün iyi 3 şey buluyor ve şükrediyordum… buluyordum da..sende bu oyunu oyna…çok zevkli ve iyi hissettiriyor.seni seviyorum fıstık……

Comments are closed.